FETVALAR

SORU:

Âdeti biten kadın gusül abdesti almadan eşi ile birlikte olabilir mi? Birlikte olduktan sonra gusül alsa olur mu? Yoksa önce gusül abdesti alması mı gerekiyor?

Tarih: 12 Ağustos 2009

CEVAP:

Bakara sûresinin 222. ayetinde Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

“Sana kadınlardaki kanamaları soruyorlar. De ki, o bir eziyettir; kanamanın olduğu günlerinde onları rahat bırakın. Temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. Tertemiz oldular mı, onlara Allah‘ın size buyurduğu yerden yaklaşın. Allah tevbe edenleri sever, tertemiz olanları da sever.”

Yukarıdaki ayete göre âdet esnasında yasak olan cinsel ilişkinin helal olabilmesi için iki şart bulunmaktadır:

1. Kadının âdetinin bitmesi gerekir.

2. Kadının tertemiz olması, yani gusletmesi/yıkanması gerekir.

Âdeti sona eren kadın gusletmedikçe kendisiyle cin­sî münasebette bulunmanın helâl olma­dığı hususunda Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhepleri başta olmak üzere ulemanın büyük çoğunluğu görüş birliğine varmıştır. Yalnız Hanefîler, âdet kanının belirli âdet süresinin sonunda kesilmesi halinde bir namaz vakti geçtikten sonra gusül yapıl­masa da cinsî münasebetin caiz olacağı­nı söylemişlerdir. (Yunus Vehbi Yavuz, “Hayız”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c: 17, s. 53.)

Hanefilere göre âdetin azami süresi olan on gün geçince, boy abdesti almadan da cinsel ilişkide bulunmak helal olur. Fakat âdeti bu süreden daha kısa olan bir kadının, âdeti bitip kanının kesilmesiyle hemen cinsel ilişkide bulunması helal olmaz. Böyle bir durumda cinsel ilişkide bulunmanın helal olabilmesi için kadının ya gusletmiş olması veya üzerinden bir namaz vakti geçmiş olması veyahut da bir özründen dolayı teyemmüm edip onunla nafile de olsa bir namaz kılması gerekir. (Mehmet Şener, “Hayız”, İslam’da İnanç İbadet Ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İlmî Müşavir Ve Redaktör: İbrahim Kâfi Dönmez, İstanbul, 1997, c: 2, s.  218)

Ebû Hanife’nin bu görüşte olmasının delili şudur:

“Allah Teâlâ’nın, “Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın” hitabı, onlara yaklaşmayı yasak­lamış ve bu yasağın, onların âdetten kesilmeleriyle son bulacağını ifade et­miştir. Kadınların âdetten kesilmeleri bu yasağın sona ermesine sebep olunca, âdetleri sona erdiğinde yasağın söz konusu olmaması gerekir.”

Râzî, tefsirinde el-Kâdî’nin (muhtemelen Kadı Abdulcebbâr ?), Ebû Hanife’nin görüşüne şu şekilde cevap verdiğini kaydeder:

“Eğer Cenab-ı Hak ayette sadece, “Temizleninceye kadar” ifadesini söylemiş olsay­dı, sizin söylediğiniz son derece uygun olurdu. Ama Hak Teâlâ bu emrine, “İyice temizlendiklerinde…” kaydını da ilâve edince, bu iki ifadenin hepsi birden bu yasağın sona erme sebebi olmuş olur. Bu, bir kimse “Eve gi­rinceye kadar, falancayla konuşma. Girdikten sonra gönlü hoş olursa onunla konuş” demesi gibidir. O kimsenin konuşabilmesinin, bu iki şartın ikisine bir­den bağlanmış olması gerekir. Bu böyle olunca, âdetten kesildikten sonra onun mutlaka temizlenmesi de gerekir. (Fahreddîn er-Râzî, et-Tefsîru’l-Kebîr, c: 6, s. 419, Bakara sûresi 222. ayetin tefsiri)

Delillere bakıldığında çoğunluğun görüşünün isabetli olduğu, yani âdeti biten kadının gusül abdesti almadan eşi ile ilişkiye giremeyeceği anlaşılmaktadır.


Etiketler: