FETVALAR

SORU:

Tevbe sûresi 60. ayette zekât verilecek sekiz sınıftan biri olarak sayılan "fî sebîlillâh" ile kast edilen nedir?

Tarih: 01 Temmuz 2016

CEVAP:

“Fî sebîlillâh” kavramı “Allah yolunda” anlamına gelmektedir ve Kur’an’da kırk beş ayette ve tamamen Medenî sûre veya ayetlerde çoğunlukla Allah yolunda savaşmak, ölmek, öldürmek, hicret etmek, cihat etmek, infak etmek anlamlarında geçmektedir.[1]

Aslında genel olarak Allah yolunda olan her şeyi ifade eden “fî sebîlillâh”ı, fakîhlerin çoğunluğu cihat, cihadı da düşmanla harp etmek olarak anlamışlardır. Kanaatimizce zekâtın harcama kalemi olarak “fî sebîlillâh”ı özel manada cihat olarak yorumlamak doğru ise de cihadı sadece savaşmak olarak anlamamak gerekir. Cihadın sözlük ve terim manaları, muhtelif ayet ve hadislerin çerçevelediği boyutları, ayrıca Hz. Peygamber’in cihatla ilgili uygulamaları dikkate alındığında bu faaliyetin sadece Müslüman olmayan unsurlarla savaşmaktan ibaret olmadığı anlaşılmaktadır.

Aslında cihadın ilk ve en temel safhası da davettir. “İ‘lâ-yi kelimetullâh” vazifesinin yerine getirilmesinde, davet imkânının mevcut olması halinde silahlı savaşa gerek kalmayacaktır. Bu yaklaşımla savaş bizatihi gaye değil, bir bakıma tebliğin selametini garantiye alma ve tebliğe mani olacak engelleri bertaraf etme gayesi güden bir vasıta olmaktadır.

“Allah yolunda” tabirinin ilk planda “Allah yolunda savaşanlar” şeklinde anlaşılmış olması, ayetin ifade tarzından ziyade İslam’ın yayılış dönemindeki sosyo-politik şartlarla ve uluslararası ilişkilerle ilgili olmalıdır. İslamiyet’in yayılması ilk dönem itibariyle sürekli olarak maddi cihat şeklinde olmuş ve asırlarca böyle devam ederek “fî sebîlillâh” kavramı “cihat” kavramıyla özdeş olarak görülmüştür.[2]

“Fî sebîlillâh” fonunun harcanması esnasında göz ardı edilemeyecek bir husus da bu harcama kaleminin ayette “fî” harf-i cerrinden sonra yer almış olmasıdır. Dolayısıyla zekâtı, bizzat “Allah yolunda” olan kimselerin eline vermek (temlîk) şart olmayıp[3] bu uğurda harcamak da yeterli olacaktır.

“Fî sebîlillâh” kavramının sadece Medenî surelerde geçmesi ise bu fonunun kurumsal bir yapıya ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. İfadenin “Allah yolunda bulunanlar” değil de “Allah yolunda” olması da bireylerden çok, kurumları ve kurumların faaliyet alanlarını akla getirmektedir. [4]

Netice olarak kanaatimizce günümüzde “fî sebîlillâh” fonu ferdî olarak değil, zekâtı toplama ve dağıtma işini yapan devletler veya kurumlar tarafından harcanmalıdır. Bu harcama; İslam’ın yayılması, Allah’ın adının yüceltilmesi (i‘lâ-yi kelimetullâh), Müslüman çocukların ve gençlerin dinlerini öğrenmesi gibi amaçlarla olmalıdır. Gerektiğinde bu amaca hizmet edeceğinden emin olunan müesseselerin inşa edilmesinde de bu fon kullanılmalıdır.

KAYNAK: Beytullah Aktaş, Kur’an’a Göre Zekâtın Harcama Kalemleri (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul Üniversitesi SBE, İstanbul, 2013, s. 111-122.

[1] Bkz. Bakara, 2/154; 190; 195; 218; 244; 246; 261; 262; Âl-i İmrân, 3/13; 157; 167; 169; Nisâ, 4/74; 75; 76; 84; 89; 95; 100; Mâide, 5/54; Enfâl, 8/60; 72; 74; Tevbe, 9/19; 20; 34; 41; 81; 111; Hacc, 22/58; Nûr, 24/22; Muhammed, 47/4; 38; Hucurat, 49/15; Hadîd, 57/10; Saff, 61/11; Müzzemmil, 73/20. Diğer fiillerle kullanım için bkz. Bakara, 2/273; Âl-i İmrân, 3/146; Nisâ, 4/94; Tevbe, 9/38; 120.

[2] Murtaza Köse, “‘Fî Sebîlillâh’ Kavramının Zekât Açısından Tahlili”, AÜİFD, sayı 21, Erzurum, 2004, s. 110.

[3] Kardâvî, Fıkhu’z-Zekât, s. 440.

[4] Beşer, “Zekâtın Masarifi ve Sosyal Güvenlik”, Bir Sosyal Güvenlik Kurumu Olarak Kur’an ve Sünnette Zekât, s. 182.


Etiketler: