FETVALAR

SORU:

Nefsi müdafaa durumunda birini öldürmenin hükmü nedir?

Tarih: 19 Eylül 2013

CEVAP:

Kur’an-ı Kerim’de, “hukuka uygun bir sebep olmadıkça” kasten adam öldürmek kesin bir dille yasaklanmıştır. Bir ayette şöyle buyurulmuştur:

“Allah’ın dokunulmaz kıldığı kimseyi öldürmeyin, hukuka uygunsa başka…” (İsrâ, 17/33. Konu ilgili diğer ayetler için bkz. Âl-i İmran, 3/21, 112, 181; Nisâ, 4/155, En’âm, 6/151)

Kur’an’ın bütünlüğü içerisinde konuya bakıldığında bir kişiyi öldürme konusunda hukuka uygunluk, ancak haksız yere adam öldürme suçunu işleyen kişinin işlediği suçun cezası olarak öldürülmesi ya da ölümle karşı karşıya kalma ve nefsi müdafaa durumunda mümkün olabilmektedir.

Nefsi müdafaa konusu, Kur’an’da iki örnek üzerinden genel prensiplerle uyumlu bir şekilde ele alınır. Bunlar şöyledir:

1- “Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (siz de onlarla savaşın) onları öldürün.” (Bakara, 2/191)

2- “Haram ay, haram aya karşılıktır. Dokunulmazlıklar karşılıklıdır. O halde kim size saldırırsa siz de ona, size yaptığı saldırıya denk bir saldırı yapın.” (Bakara, 2/194)

Yukarıdaki ayetlerde Mescid-i Haram ve haram aylarda savaş yasağı konusundaki dokunulmazlık kuralının çiğnenmesi durumunda, meşru müdafaanın bir hak olarak ortaya çıkacağından söz edilmektedir. Bir başkasının yaşam hakkına yönelik saldırıda bulunmadığı sürece her iki durumda da kişinin dokunulmazlığı vardır. Ancak normal koşullarda hukuka aykırı olmakla birlikte, saldırı durumunda kişinin saldırıya misliyle mukabele etme ve kendisini koruma hakkı ortaya çıkmaktadır. Bu hakkı kullanmak için nefsi müdafaanın, söz konusu haksız fille orantılı olması gerektiği gibi, ölüm tehdidinin fiilen devam ediyor olması da şarttır. İlgili ayetin hemen sonrasındaki “Vazgeçerlerse artık husumet ancak zalimlere karşıdır” (Bakara, 2/193) şeklindeki ifadeler meşru müdafaanın sınırlarını çizmektedir.

Hz. Peygamber (a.s.)’ın “Kim, canı uğrunda ölürse şehittir” (Tirmizî, “Diyât”, 22) şeklindeki ifadelerinin de ayetlerde söz konusu edilen nefsi müdafaa hakkının kullanılması kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.

Konuyu bir örnek üzerinden ifade etmek gerekirse: Silahla ateş etmek üzere olan kişiye karşı erken davranıp, ateş ederek onu öldürmek meşru müdafaa sınırları içerisinde olmakla birlikte, kesici bir aletle öldürmek kastıyla saldıran kişinin tehdidi, bir el ateş edildiğinde uzaklaştırılmışsa, ikinci el ateş etmek meşru müdafaa sınırlarını aşmak anlamına gelecektir. Zira kişinin kendi isteğiyle olmasa da ölüm tehdidi artık ortadan kalkmıştır. Bu durumda meşru müdafaa bahanesi ile o kişiyi öldürmek asla caiz değildir.

HAZIRLAYAN: Suat ERDOĞAN


Etiketler: