SORU:
“İşlerinizde ne yapacağınızı şaşırdığınızda kabirlerdeki ölülerden yardım isteyiniz” şeklinde bir hadis var mıdır? Bu hadis hem ölülerden yardım istemenin hem de rabıtanın meşru olduğuna delil getirilmektedir.
Tarih: 10 Mart 2010“Zor durumlarda kabirlerden yardım isteyin” diye bir hadis var mı?
Tarih: 10 Mart 2010 Okunma: 42766“İşlerinizde ne yapacağınızı şaşırdığınızda kabirlerdeki ölülerden yardım isteyiniz” şeklinde bir hadis var mıdır? Bu hadis hem ölülerden yardım istemenin hem de rabıtanın meşru olduğuna delil getirilmektedir.
Tarih: 10 Mart 2010Bazı tarikat müntesipleri, “bu konuda hadis var” diyerek aşağıdaki rivayetleri delil getirmekte ve kabir ehlinden yardım istemeyi meşru görmektedirler:
إِذا تَحَيَّرْ تُم فِي اْلأمُورِ فاَسْتَعِينُوا بِأَهْلِ اْلقُبُورِ
إِذا أَعْيَتْكُمْ الأمُورُ فَعَلَيْكُمْ بِأهْلِ الْقُبُورِ ، أوْ فاَسْتَعِينُوا بِأَهْلِ اْلقُبُورِ
“İşlerinizde ne yapacağınızı şaşırdığınızda kabirlerdeki ölülerden yardım isteyiniz”
Hâlbuki İbn Teymiye’nin de belirttiği gibi “Nebîmizin hadislerini iyi bilen ulemanın ittifakıyla bu söz yalandır, Nebîmize yapılmış bir iftiradır. Hadis ulemasından hiçbiri bunu hadis diye rivayet etmemiştir. Güvenilir hadis kitaplarının hiçbirinde bulunmamaktadır. (İbn Teymiye, Mecmû-u Fetâvâ, c: 1, s. 356) Şirk kapısını açan biri tarafından yapılmış bir uydurmadır.” (Mecmû-u Fetâvâ, c: 11, s. 293)
Aclûnî’nin Keşfü’l-Hafâ adlı kitabında (c: 1, s: 85, hadis no. 213) geçen bu söz hakkında daha geniş bilgi edinmek için Kur’an Işığında Tarikatçılığa Bakış kitabımızın ilgili bölümünü okumanızı tavsiye ederiz:
MÜRİT– Şu hadisi kabul etmediğini söylemişsin:
“İşlerinizde ne yapacağınızı şaşırdığınızda kabirlerdeki ölülerden yardım isteyiniz.” (Mahmut USTAOSMANOĞLU (Mahmut Efendi) başkanlığında bir heyet, Ruhu’l-Furkan Tefsiri, İstanbul 1992, c. II, s.82)
Bunun nesine karşı çıkıyorsun? Kabirlerdeki ölüden yardım istemek ondan ibret almak demektir.
BAYINDIR – Öyleyse neden ölülerden ibret alın, denmiyor da onlardan yardım isteyin deniyor?
Hadis diye uydurulmuş o sözün Arapçasında “إستعينوا” “istiânede bulunun” emri geçer. Hâlbuki Fatiha suresinde “Yalnız senden istiânede bulunuruz.” yani yardım isteriz anlamında “iyyâke nestaîn” إياك نستعينâyeti vardır. Bu âyet, yardımı tek bir yerden, yani yalnız Allah’tan istememizi emreder. Hadis dediğiniz yukarıdaki sözle bu ayet açıkça çatışmıyor mu?
Fatiha’yı her namazda okuyup bu anlamı hep zihnimizde diri tutmamızın bir sebebi yok mudur?
Yukarıdaki sözü Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem söyledi diye iftira edenlerin yanında yer almak size ağır gelmiyor mu? Hiç düşünmez misiniz, temel görevi Kur’an’ı anlatmak olan Hz. Muhammed’in Kur’an’a aykırı bir sözü olur mu? Sonra bu sözü ondan duyan yok. Onunla birlikte ya da ondan sonra yaşayanlardan böyle bir söz söylemiş olan yok. Bunu nakletmiş sahih bir hadis kitabı da yok. Bunların hiç biri yok.
Bunu size duyuralı çok oldu ama bu konuda siz de bir şey bulamadınız. Çünkü olmayan şey bulunamaz.
MÜRİT- Aclûnî’nin Keşf’ül-Hafâ adlı kitabında var ya. Onun kitabında olması bizim için yeterlidir. Aclûnî büyük bir hadis âlimidir. O da İbn-i Kemâl’in el-Erbaîn’inden almış.
BAYINDIR- Aclûnî o kitabı, halk arasında hadis diye bilinen sözlerin doğrusu ile asılsız olanını ayırmak için yazmıştır. Bu sebeple o kitapta çok sayıda uydurma hadis vardır. Aclûnî, kitabının başında Hafız İbn-i Hacer’in şu sözünü nakleder:
“Aslı olmayan hadisi kim naklederse Buhârî’nin rivayet ettiği, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin şu sözünün kapsamına girer: “Kim benden söylemediğim bir şeyi naklederse cehennemde oturacağı yere hazırlansın.” (İsmail b. Muhammed el-Aclûnî, Keşf’ul-hafâ, Beyrut 1988/1408, c. I, s. 8)
Aclûnî, kitabına aldığı hadislerin kaynaklarını verir. Bu sözle ilgili olarak sadece “İbn-i Kemal Paşa’nın el-Erbaîn’inde böyle geçmiştir.” der. İbn-i Kemal’in el-Erbaîn’ine baktığımızda da hadis diye söylediği o söz için hiçbir kaynak göstermediğini görürüz. (İbn-i Kemal Paşa, el-Erbeûn, v. 360. Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi, 1694. İbn-i Kemal, Yavuz Sultan Selim’in meşhur Şeyhülislamı’dır. 1469’da Tokat’ta doğmuş, 1534’te İstanbul’da ölmüştür. Peygamberimizle arasında 900 seneden fazla bir zaman varken hiçbir kaynak göstermeden ve anlamı da Kur’an’a taban tabana zıt olan bir sözü hadis olarak önümüze sürmesi kabul edilemez. İbn-i Kemal bu eserinde, kaynak gösterme yerine, bu sözün hadis olduğunu ispat için hiçbir dini dayanağı olmayan felsefi izahlara girmiştir.) Yavuz Sultan Selim’in Şeyhülislam’ı İbn-i Kemâl, Hz. Peygamberi görmüş olamayacağına göre, aslı astarı olmayan bu söze hadis diyenlerin “cehennemde oturacakları yere hazırlanmaları” gerekir. (Abdulaziz Bayındır, Kur’an Işığında Tarikatçılığa Bakış, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2007, s: 12-14)
Etiketler: