FETVALAR

SORU:

Sa'lebe hadisi diye meşhur olan hadis sahih midir? Hani bir adam Peygamberimize gelip "benim için dua et de malım mülküm olsun" demişti. Peygamberimiz de onun için dua etmiş ve dua kabul olunca Sa'lebe zamanla bir hayli zengin olmuş. Daha sonra Peygamberimiz zekât memurlarını ona gönderince Sa'lebe zekât vermekten kaçınmış. Fakat daha sonra pişman olup zekât vermek istediği halde Peygamberimiz onun zekâtını kabul etmemiş. Peygamberimizin vefatından sonra Sa'lebe, zekâtını Hz. Ebu Bekir'e götürmüş o da kabul etmemiş, onun vefatından sonra Hz. Ömer'e götürmüş o da kabul etmemiş... Hz. Osman zamanında da Sa'lebe ölmüş. Hatasını anladığı halde, pişman olduğu halde bir kişiye böyle muamelede bulunulmuş mu gerçekten? Yoksa anlatılanlar hikâye mi?

Tarih: 28 Ekim 2009

CEVAP:

Dr. Kadir Paksoy’un Yeni Ümit Dergisi’nde yayımlanan Sa’lebe Kıssasıyla İlgili Rivayet Üzerine Sened ve Metin Esaslı Tahliller başlıklı makalesinde, bu kıssa ile ilgili olarak özetle şu bilgiler yer almaktadır:
 
“Hadis otoritelerinin raviler hakkında beyan ettikleri ifadelere göre Sa’lebe hadisi, isnâd yönünden son derece zayıf, illetli ve münker bir rivayettir.
 
İbn Hazm, Sa’lebe hadisinin Mu’ân b. Rifâa, Ali b. Yezîd ve Kâsım gibi zaîf raviler kanalıyla nakledilen asılsız ve bâtıl bir rivayet olduğunu; ayrıca nüzul sebebi yönünden de Tevbe 75-77 âyetlerinin münafıklar hakkında genel olduğunu, dolayısıyla bunun Sa’lebe ile bir ilgisinin bulunmadığını kaydeder.
 
İbnu’l-Esîr, Sa’lebe kıssasının sahih olmadığını yahut Bedir’e katılan Sa’lebe hakkında şaibeli olduğunu belirtir.
 
Zehebî, Sa’lebe hadisinin münker olduğuna temas eder.
 
Irâkî ve Heysemî, Taberânî’nin naklettiği Sa’lebe hadisinin Ali b. Yezîd adında metrûk bir ravi sebebiyle zayıf olduğuna dikkat çekmişlerdir.
 
Abdulfettah Ebû Gudde, Sa’lebe hadisinin illetli ve münker bir rivayet olmasına rağmen bilhassa müfessirler tarafından illetine ve nekaretine temas edilmeksizin nakledildiğine dikkat çeker.
 
Âlimlerin de ifade ettikleri bu tenkit ve değerlendirmelere göre Sa’lebe hadisi, son derece zayıf, illetli, münker, hatta asılsız ve bâtıl bir rivayettir. Elbette böyle bir rivayet, muhtevada sunulan hususlarda delil olamaz. Hatta bu kabil rivayetlerin nakledilmesi uygun düşmez.
 
Rivayette Sa’lebe’nin pişman olup zekâtını getirdiği halde, gerek Resulullah tarafından, gerekse halifeleri tarafından kabul edilmediği anlatılmaktadır. Zekâtını getiren kimseyi reddetmek, başta Resulullahın, sonra da Raşit Halifelerin uygulamalarına zıt düşmektedir. Özellikle Resulullah’ın münafıklara karşı izlediği tavır ve stratejiler incelenirse, nifâklarını açıkça yüzlerine vurmadığı, İbn Selûl gibi meşhur münafıkları dahi sabırla idare ettiği görülür.
 
Ayrıca Resulullah’ın ve ilk halifelerin uygulamalarına göre imkân sahiplerinden zekât alınması, gerekirse güce başvurulması söz konusudur. Üstelik bu mevzuda ilk halife Hz. Ebû Bekr’in zekât vermeyenlere karşı kararlı tutumu ve harp ilan etmesi bilinen bir vak’a iken, elbette gönül rızasıyla zekâtını getiren kimselerden reddedilmesi diye bir şey olamaz.
 
Bu itibarla Sa’lebe’nin geri çevrilmesi, ne İslâm ahkâmını tatbik eden Resulullah’ın ne de onun sünnetini takip eden halifelerin uygulamalarıyla bağdaşmaz. Bütün bu veriler, Sa’lebe hadisinin metin/ muhteva açısından çelişkilerle dolu olduğunu göstermektedir.” (Kadir Paksoy, Sa’lebe Kıssasıyla İlgili Rivayet Üzerine Sened ve Metin Esaslı Tahliller“, Yeni Ümit Dergisi, Sayı: 70, 2005.)


Etiketler: