FETVALAR

SORU:

Hubb-i fillâh buğz-i fillâh ne demektir?

Tarih: 19 Ağustos 2009

CEVAP:

Hubb-i fillâh, sevdiğini Allah için sevmek; buğz-i fillâh ise sevmediğini Allah için sevmemek, Allah için buğz etmek demektir. Zira Allah için sevilecek ve Allah için buğz edilecek kimseler vardır. Bununla ilgili ayet ve hadisler şöyledir:

“Müminler! İnanmış kimseleri bırakıp kâfirleri dost tutmayın. Allah’a aleyhinize olacak açık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisâ, 4/144)

“Müminler! Yahudileri ve Hristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velisidir. Sizden kim onları veli edinirse o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu yola getirmez.” (Mâide, 5/51)

“Ey iman edenler, sizden önce kitap verilenler arasından dininizi hafife alıp oyun edinenleri ve öteki kâfirleri veli edinmeyin. İnanıyorsanız Allahtan çekinin.” (Mâide, 5/57)

” Müminler! Eğer kâfirliği imana tercih ediyorlarsa babalarınızı ve kardeşlerinizi bile veli edinmeyin. Kim onları veli edinirse, onlar kendilerine yazık etmiş olurlar.

De ki: “Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, mensup olduğunuz topluluk, elde ettiğiniz mallar, durgunlaşmasından korktuğunuz ticaret ve beğendiğiniz konaklar, eğer size Allah’tan, elçisinden ve onun yolunda zorluklara göğüs germekten daha sevimli geliyorsa bekleyin, nasıl olsa Allah’ın emri gelecektir. Allah yoldan çıkan bir topluluğu yola getirmez.” (Tevbe, 9/23-24)

“Allah’a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa- Allah’a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah’ın tarafında olanlardır.” (Mücâdele, 58/22)

“Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost tutmayın. Onlar, size gelen gerçeği inkâr etmişlerdir. Rabbiniz Allah’a inandığınızdan dolayı Peygamber’i de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben, sizin saklı tuttuğunuzu da, açığa vurduğunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur.” (Mümtahine, 60/1)

Ebu Ümame’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur:

“Kim Allah için sever, verdiğini Allah için verir, vermediğini de Allah için vermezse, imanını ke­male erdirmiş olur.” (Ebu Davud, Sünnet, 15)

Sehl b. Muâz b. Enes el Cühenî’den ve babasından rivâyete göre, Resûlullah şöyle buyurmuştur:

“Kim Allah için verir ve Allah için engel çıkarırsa, Allah için sever ve Allah için buğzederse ve Allah için nikâhlanıp evlenirse o kimsenin imanı olgunluğa ermiştir.” (Tirmizî, Kıyâmet, 60)

Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’tan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Üç özellik vardır ki; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tatmış demektir:

1. Allah ve Resulünü, herkesten fazla sevmek.

2. Sevdiğini Allah için sevmek.

3. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.” (Buhârî, İman 9, 14, İkrâh 1, Edeb 42; Müslim, İman, 67. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân, 10)


Etiketler: