SORU:
İsrâ sûresi 73-74. ayetlerini nasıl anlamamız gerekir?
Tarih: 18 Ağustos 2009İsrâ sûresi 73-74. ayetlerini nasıl anlamamız gerekir?
Tarih: 18 Ağustos 2009Ayetler şöyledir:
“Seni sıkıntıya sokarak sana vahyettiğimiz şeyden, az kalsın uzaklaştıracak gibi oldular. O zaman seni elbette dost edinirlerdi.
Seni dik tutmasaydık, onlara meyledecek gibi olmuştun.” (İsrâ 17/73-74)
Sizin zihninize, “Seni dik tutmasaydık” diye meal verdiğimiz (وَلَوْلاَ أَن ثَبَّتْنَاكَ) ifadesi takılmış olmalıdır. Bu ilhamı Allah, her insana yapar. İlgili ayetler şöyledir:
“(Nefse) yaptığının kötü veya iyi olduğunu ilham edene yemin olsun ki,
Kendini geliştiren umduğunu elde eder.
Kendini pis işlere sokan da kaybeder.” (Şems 91/8-10)
Nefse isyankârlığı ve takvası ilham ediliyor.
Kötü işe yönelen biri, hem o işi yapmadan önce hem de sonra bir huzursuzluk duyar. Buna iç sıkıntısı veya vicdan azabı denir. İşte bu Allah’ın ilhamı, yani kişiyi uyarmasıdır.
Yusuf aleyhisselamı Züleyha’dan uzaklaştıran burhan da Allah’ın bu ilhamıdır. Yusuf suresinin 24. âyetinde şöyle buyruluyor:
“And olsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin burhanını görmeseydi o da kadına meyledecekti…”
Yanlış bir iş karşısında insan önce irkilir, sonra ya vazgeçer ya da o işe dalar. İşte insanı irkilten, Allah Teâlâ’nın ilhamıdır. O işi yaptıktan sonra da iç sıkıntısı vererek kişiyi tevbeye teşvik eder.
Bu irkilmenin Müslüman olmayan insanlarda da olduğunu aşağıdaki âyetlerden anlayabiliriz. Önce âyetlerin inişine sebep olan olaya bakalım.
Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme eziyet eden Ebu Cehil, Ebu Leheb, Ebu Süfyan, Velîd b. Muğîre, Nadr b. Hars, Ümeyye b. Halef ve As b. Vail bir araya geldi ve dediler ki, “Hac zamanında Arap heyetleri gelip bize Muhammed hakkında soru soruyorlar, her birimiz bir başka cevap veriyoruz. Birimiz deli, diğerimiz kâhin, bir başkamız da şairdir diyor. Cevapların farklı olmasından dolayı Araplar, bunların hepsinin yanlış olduğu sonucunu çıkarıyor. Gelin, Muhammed’e bir tek isim vermek üzere anlaşalım.”
Birisi dedi ki, “O şairdir.” Velid b. Muğîre; “Ben Ubeyd b. el-Ebras ve Ümeyye b. Ebî’s-Salt’ın şiirlerini dinledim, bunun sözü onlarınkine benzemiyor.” dedi.
Bir başkası dedi ki, “O kâhindir.” Velid, “Kâhin kime derler?” diye sordu. “Bazen doğru bazen de yalan söyleyen kimsedir.” dediler. Velid dedi ki, “Muhammed asla yalan söylememiştir.”
Biri de “O delidir.” dedi. Velid, “Deli kime derler?” diye sordu. “İnsanları korkutan kişiye.” dediler. Velid, “Şimdiye kadar Muhammed’le kimse korkutulmamıştır.” dedi.
Sonra Velid kalktı, evine gitti. Herkes, Velid b. Muğîre din değiştirdi, dedi. Ebu Cehil hemen onun yanına gitti ve dedi ki, “Senin neyin var? İşte Kureyş, sana yardım topladı. Onlar senin ihtiyaç içine düşüp dinini değiştirdiğin kanaatindeler.” Velid dedi ki, “benim ona ihtiyacım yok, ama Muhammed hakkında düşündüm; o sihirbazdır, diyorum. Çünkü sihirbaz, baba ile oğulun, kardeş ile kardeşin, karı ile kocanın arasını ayırır.”
Sonra ona sihirbaz lakabı takmak için anlaştılar. Çıkıp Mekke‘de yüksek sesle bağırdılar. Halk toplu haldeydi, dediler ki; “Muhammed gerçekten sihirbazdır.” Bu söz halk arasında yankılandı. Bu Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve selleme çok ağır geldi. Evine döndü ve üzerini elbisesiyle örttü. Bunun üzerine Müddessir suresi indi (Fahrüddin er-Razî, c. VIII, s.347).
Velid b. Muğîre’nin bu kararı verirken iç sıkıntısı çektiği ve zorlandığı görülüyor. Çünkü büyük bir isyan içindeydi. Aşağıdaki âyetler bunu ortaya koyuyor.
“O bir düşündü, ölçtü biçti. Kahrolası ne biçim ölçme biçmeydi o öyle.
Vah kahrolasıca vah, ne biçim ölçme biçmeydi o öyle.
Sonra bir bakındı.
Sonra kaşlarını çattı ve surat astı.
Sonra ardına döndü ve büyüklük tasladı.
Hemen şöyle dedi: “Bu olsa olsa üstün bir sihir olabilir.
Bu olsa olsa bir insan sözü olabilir.” (Müddessir 74/18-25)
Bu yüzden kâfirler hep kuşku içinde olurlar. “Kurdukları binalar, kalpleri parçalanıncaya kadar, içlerinde bir kuşku olarak kalmaya devam eder. ” (Tevbe 9/110) Bu kuşku, Allah’ın onlara olan merhametindendir. Kimilerinin bu sayede akılları başlarına gelir ve girdikleri yanlış yoldan vazgeçerler.
İşte Nebîmizin dik durmasını sağlayan, Allah’ın ona yaptığı ilhamdır.
Etiketler: