FETVALAR

SORU:

Kur'an-ı Kerim'de Allah Teala, dünya hayatının bir sınavdan ibaret olduğunu bildiriyor. Fakat insanız işte... Zaman zaman bu gerçeği unutuyoruz. Hayat sınavını başarılı bir şekilde verebilmek için tavsiyelerinize ihtiyacımız var. Bu konuda bizlere neler söyleyebilirsiniz?

Tarih: 22 Ağustos 2009

CEVAP:

Bu dünyada çok önemli sınavlardan geçirilmekteyiz. Başarılı geçen her sınavın ardından bir mutluluk ve rahatlık duyarız. Ama bu mutluluk ve rahatlığın da kendi başına ayrı bir sınav olduğunu bilmeli, asla şımarmamalı ve gevşememeliyiz. Asıl mutluluk, cenneti kazanacak bir başarı ile hayata göz yumabilmektir. 
 
Sınavlar, başlı başına sıkıntı kaynağıdır. Yaşadığımız sürece sınavlar bitmez. Bu sebeple bu dünyada bitmez tükenmez sıkıntılar içinde yaşarız. Sıkıntının biri bitmeden bir başkası başlar. 
 
Şunu iyi bilmek gerekir ki, sınav yerini o sınavı yapan hazırlar, soruları da o sorar. İçinde bulunduğumuz ortamı biz hazırlamadık, hazır bulduk. Bunları şikâyet edeceğimiz bir makam da yoktur. Bu sebeple bu tür şikâyetler anlamsız zaman kaybından başka bir şey değildir. Bize düşen, şartlar ne olursa olsun, sınavı kazanmaktır. Bunun için muhtaç olduğumuz en önemli şey sabırdır. Çünkü öyle sınavlardan geçeriz ki, küçük bir sabırsızlık, her şeyin kaybedilmesine yol açabilir. Her bir sınavdan biraz daha olgunlaşmış olarak çıkmamız gerekir. Bunu ancak sabırlı olanlar başarabilirler. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
 
“Sizi biraz korku, biraz açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz eksiltme ile yıpratıcı bir imtihandan geçireceğiz; bundan kaçış olmaz. Sen sabır gösterenlere müjde ver.
 
Onlar, başlarına bir sıkıntı gelince şöyle derler: “Biz, Allah‘a aidiz. Zaten, ona döneceğiz.”  (Bakara 2/155-157) 
 
Sabır göstermek, telaşa kapılmadan ve umutsuzluğa düşmeden kendine hâkim olmak demektir. Sıkıntılar karşısında sabırlı olmalı, birbirimize destek olmalı ve sürekli Allah’ın yardımını istemeliyiz. Şunu da bilmeliyiz ki, o yardım her istediğimiz zaman gelmez. Öyle olsa, burasının cennet olması gerekir. Bir düşünün: Hastalıktan kurtulmak için dua ediyorsunuz, hemen iyileşiyorsunuz… İşleriniz bozuluyor, duanızla hemen düzeliyor… Dua ediyorsunuz, borçlarınızı hemen ödüyorsunuz… Dualar böyle hemen kabul edilse imtihanın anlamı kalmaz. Allah, hem imtihanı yapacak, hem de dualarımızı kabul edecektir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
 
“Kullarım sana beni sorarlarsa, ben yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına karşılık veririm. Onlar da bana karşılık versinler. Bana güvensinler. Belki olgunlaşırlar.”  (Bakara 2/186) 
 
Bizler her isteğimizi Allah’a sunarız. Bu, doğru bir davranıştır. Ama Allah’ın da bizden istekleri vardır, onları da yerine getirmeye çalışmalıyız. Ancak o zaman, daha güçlü bir şekilde istekte bulunma hakkımız olur. 
 
Bizler, elimizdeki imkânları, kendi hakkımız sanır, elden çıkınca veya çıkma tehlikesi görülünce telaşa kapılırız. Düşünelim bir kere: Doğumumuzdan önce neyimiz vardı? Öldükten sonra elimizde bu dünyanın nesi kalacaktır? Elimizde olanları Allah vermeseydi, onların hangisine sahip olabilirdik. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
 
“Şunu bilin ki mallarınız ve evlâtlarınız sadece sizin denenmeniz içindir. Büyük karşılık Allah katındadır.” (Enfal 8/28) 
 
Yaşadığımız süre içinde karşımıza çıkan her şey sınavın bir parçasıdır. Öyle ise bize düşen tek şey, sabırlı olup başarmaya çalışmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Ey iman edenler! Sabır göstererek ve namaz kılarak yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2/153) 
 
Demek ki, Allah’ın yardımını alabilmenin birinci şartı sabırlı olmak, ikinci şartı da bu yardımı namaz kılarak istemektir.


Etiketler: