FETVALAR

SORU:

Hocam, Kur’an-ı Kerim’de Arafat ile ilgili herhangi bir ifade geçmiyor diye biliyorum. Fakat Peygamber Efendimiz “Hac Arafat’tır” diyor ve Müslümanlar Kur'an-ı Kerim’de geçmeyen Arafat’ta beklemeyi nasıl farz kabul ediyor? Bu konuda bana yardımcı olur musunuz?

Tarih: 29 Ağustos 2013

CEVAP:

Arafat’ta vakfe yapmak, hac ibadetinin farz olan rükünlerindendir. Vakfe yapmaya Kur’an’da şöyle işaret edilmektedir:

“(Hac mevsiminde) Rabbinizin ikramını aramanızda bir günah yoktur. Arafat’tan boşalıp aktığınız zaman Meş’ar-i Haram yanında Allah’ı anın. Size nasıl gösterdiyse öyle anın. Doğrusu, bundan önce siz gerçekten yanlış yolda idiniz.” (Bakara, 2/198).

Ayetteki “Arafat’tan boşalıp aktığınız zaman Meş’ar-i Haram yanında Allah’ı anın” ifadesi Arafat ve Müzdelife vakfelerine işaret etmektedir. Arafat ve Müzdelife vakfesine işaret eden bir âyet de şöyledir:

“Aynı zamanda[1] tefeslerini (Arafat ve Müzdelife vakfelerini) tamamlasınlar, adaklarını yerine getirsinler[2] ve o şerefli Beyti (Kâbe’yi) tavaf etsinler.” (el-Hac, 22/29)

Ayette geçen “tefes” kelimesiyle  kastedilenin Arafat ve Müzdelife vakfesi olduğu Peygamber (sav)’den nakledilen şu rivayetten anlaşılmaktadır:

Tay kabilesinden Urve b. Mudarris dedi ki, Resulullah sallallaha aleyhi ve selleme geldim, Cem’de (Müzdelife’de) vakfe yerindeydi.  Dedim ki, “Ya Resulallah! Tay dağından geldim. Bineğim perişan oldu, kendimi de yordum. Vallahi üzerinde beklemediğim bir kum tepesi olmadı, ben hacı olabilir miyim? Resulullah dedi ki: “Kim bizimle birlikte şu namazı kılar ve daha önce gece veya gündüz Arafat’a gelmiş olursa haccını tamamlamış, tefesini yerine getirmiş olur.” (Ebû Davûd, “Menasik”, 69; Tirmizî, “Hac”, 57; Nesâî,”Menâsik”, 211)


[1] Ayetin Arapçasında geçen ثُمَّ kelimesi “maa” anlamındadır.

[2] Kurbandan çeşitli ayetlerde bahsedildiği için buradaki adaklar hacının, ihrama girmekle birlikte üstlenmiş olduğu görevlerdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Hac bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca başlarsa, hac sırasında ne müstehcenlik yapar, ne günaha girer ne de kavga eder.” (Bakara 2/197)


Etiketler: