FETVALAR

SORU:

Vahdet-i vücûd ne demektir? Bu inanca sahip olmanın bir sakıncası var mıdır?

Tarih: 20 Aralık 2013

CEVAP:

Vahdet-i vücûd; ‘varlığın birliği’ ve ‘varlıkta birlik’ anlamında bir tasavvuf terimidir. Bu bağlamda Tanrı-âlem-insan ilişkilerini açıklayan düşünce sistemidir. Muhyiddin İbn Arabî tarafından sistemleştirilmiştir. Bunu İbn Arabî’nin değil öğrencilerinin sistemleştirdiğini söyleyenler de olmuştur.

Vahdet-i vücûd öğretisi Allah’ın varlığının zorunluluğu ilkesine dayanır ve varlığın “mümkün” ve “zorunlu” diye yapılan ayrımına karşı bir teoridir. Nitekim İbn Arabî’nin, “Varlık birdir, o da Hakk’ın varlığıdır.” sözü bunu göstermektedir. Genel hatlarıyla vahdet-i vücûd; Allah’ın tek varlık olduğu, evrenin Allah’ın dışlaşmış biçimi ve yansıması, Allah’ın da evrenin özü olduğu düşüncesidir. (Ayrıntı için bkz: Ekrem Demirli, “Vahdet-i Vücud”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c: 42, s: 431 vd.; Ahmet Özalp, “Vahdet-i Vücud”, Şamil İslam Ansiklopedisi, c: 8, s. 166 vd.)

Vahdet-i vücûd inancında tek varlık olarak Allah kabul edilmekte, bunun dışındaki varlıklar ise Allah’ın tezahür ve tecellisi sayılmaktadır. Oysa Allah Teala yarattığı her şeyi ayrı ve gerçek varlıklar olarak yarattığını bildirmiştir. Nitekim birçok ayette “…Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onundur…” (Bakara, 2/255, 284; Nisâ, 4/131; Yunus, 10/155; Lokman, 31/26) buyurarak bunların gerçek ve ayrı birer varlık olduğunu söylemiştir. Bizim varlığımız da gerçek bir varlıktır. Konu ile ilgili çok sayıda ayetten ikisi şöyledir:

“Allah’ın gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları, gerçek olarak ve belirli bir süre için yarattığını kendi kendilerine düşünmezler mi? Doğrusu insanların çoğu, Rablerine kavuşacaklarını inkâr ederler.” (Rûm, 30/8)

“Allah, gökleri ve yeri bir gerçek olarak yaratmıştır. Böylece herkes kazancına göre karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez.” (Câsiye 45/22)

Aynı zamanda O, bizlere doğru yolu göstermek için yarattığı şeylerde işaretler var etmiştir. Bir ayette şöyle buyurulmuştur:

“Biz yakında belgelerimizi, her yerde olduğu gibi, kendi üzerlerinde de göstereceğiz. Artık Kur’an’ın doğru olduğu onlarca da anlaşılsın diye. Senin Rabbinin her olana bitene tanık olması yetmez mi?” (Fussilet, 41/53)

Çevremize baktığımızda elbette Allah’ın varlığını, birliğini, kudretini kavrarız; ama onları Allah’ın birer parçası veya bizzat kendisi olarak görmek yanlıştır.

Sonuç olarak vahdet-i vücûd denen ve insanı Allah’ın bir parçası sayan inanç, hiçbir şekilde kabul edilemez. Bununla ilgili görüntülü cevabımızı da aşağıdaki linkten izlemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/tasavvuftaki-vahdet-i-vucud-inanci-hakkinda-bilgi-verir-misiniz.html


Etiketler: