FETVALAR

SORU:

“İnsan ölünce ruhu ile bedenin ilişkisi tamamen kesiliyor mu?” sorusuna vermiş olduğunuz cevabı okuyunca biraz çelişkiler yakaladım, sizlere sormak istiyorum: Tarikatçılığa Bakış kitabınızda ölülere seslerin duyurulamayacağını, ölen bir insanın dünya ile ilişkisinin kalmadığını ve kıyamete kadar da olmayacağını anlatıyorsunuz. Eğer sitedeki cevabınız doğruysa diğerleri ne demek oluyor? Açıklayabilirseniz sevinirim.

Tarih: 28 Ağustos 2012

CEVAP:

İnsan, ruh ile vücudun birleşmiş halidir. Vücut, ruhun evi gibidir; oturulacak hale gelince oraya yerleştirilir. Ruh, vücudu bir uykuda iken bir de ölümü sırasında terk eder. Kur’ân her iki durumu da “vefat” kelimesi ile ifade eder. Şu ayet bunu anlatmaktadır:

“Allah ölüm esnasında ruhları vefat ettirir, ölmeyen­lerinkini de uykuda vefat ettirir. Ölümüne hükmettiğini tutar, ötekini belli bir vakte kadar salıverir Bunda düşünen bir toplum için ayetler vardır.” (Zümer, 39/42)

“Geceleyin sizi vefat ettiren, gündüzün ne yap­tığınızı bilen odur. Sonra belirli süre doluncaya kadar gündüzün sizi kaldırır.” (En’âm, 6/60)

Vefat, ruhun bedenden alınmasıdır. Uyuyan ve ölen ruh değil bedendir. Uyku, vücudun dinlenmesi, ölüm de sonsuz ahiret hayatına uygun olarak yeniden yaratılması için zorunludur.

Kur’ân’a göre ölüm bir uyku, kabir bir uyuma yeri, öldükten sonra dirilme de uykudan uyan­ma­dan başka bir şey değildir. Uyuyan kişi, uykuda ne kadar zaman geçti­ğini bilemez. Ölü de aynıdır. Nitekim Kur’ân’da biri ölü, diğeri uyu­yanla ilgili iki örnek vardır.

Ashab-ı Kehf, mağarada 309 yıl uyumuştu (Kehf, 18/25) Allah Teâlâ onlarla ilgili olarak diyor ki:

“Birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden biri: ‘Ne kadar kaldınız?’ diye sordu. ‘Bir gün, belki de daha az kaldık’ diye cevap verdiler.” (Kehf, 18/19)

Ölümle ilgili ayet de şudur:

“Şuna da bakmaz mısın? O, tavanları çök­müş ve duvarları üzerlerine yıkılmış bir kente uğramıştı da ‘Allah burayı ölümünden sonra nasıl dirilte­cek?’ demişti. Bunun üzerine Allah onu orada yüz yıl ölmüş halde bıraktı, sonra kaldırdı ve ‘Ne kadar kal­dın?’ diye sordu. O da ‘Bir gün, belki de bir günden az kaldım.’ dedi. Allah buyurdu ki: ‘Yok, tam yüz yıl kaldın. Şimdi yiyeceğine ve içeceğine bak­, bozulmamışlar bile. Bir de şu eşeğine bak. Seni insanlara bir ibret yapalım diye bunu yaptık. Kemiklere bak, on­ları nasıl birleştirecek, sonra onları ete büründürece­ğiz.’ Bunlar apaçık belli olunca şöyle dedi: ‘Ben artık anladım ki, Allah’ın gücü gerçekten her şeye yeter.’” (Bakara, 2/259)

Yüz sene ölü kalıp dirilen ile 309 sene uy­kuda kalanlar orada “Bir gün veya bir günden az.” kaldık­larını sanıyorlar.

Uyuyan kişi, vücudundan nasıl habersizse ölü de habersizdir. Beden canlı olduğu için uyuyanın ruhu gelip tekrar aynı bedene gire­r. Yukarıdaki ayette; “Ölümüne hükmettiğini tutar” (Zümer, 39/42) buyurulmuştur. Yani Allah ölümüne hükmettiği bedenden ayrılan ruhu tutar, bedene geri göndermez. Ahirette vücut yeniden yaratılıp ruh ile eşleşince kişi, ken­dini uykudan uyanmış gibi hisseder ve “Bizi yattığımız yerden kim kaldırdı?” (Yasin, 36/51-52) der. Beden toprakta çürü­müş, yeniden yaratılmış; ama o bunun farkında değil, uyuyup uyandı­ğını zannediyor! Aradan geçen zamanın da far­kında değil. İşte ölüm bize bir uyku kadar, kıyâmet de uykudan uyanmak kadar yakındır.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

“Her kul, ne üzere öldüyse o şekilde dirilti­lir.” (Müslim, Cennet, 83 -(2878)

Veda Haccı’nda birisi bineğinden düşmüş, boynu kırılmıştı. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Onu su ve sidr ile yıka­yın, iki parça bez içinde kefenleyin, koku sür­meyin ve başını örtmeyin. Çünkü o, kıyamet günü telbiye getirir durumda kaldırılacaktır.” (Buhârî, Cenâiz, 20)

Peygamberimiz o şahsın ölümünü, ihramlı bir hacının uyuması gibi saymıştır. İhramlı koku sürünmez, uyurken başını örtmez. Uykudan kalkınca da telbiye getirir.

Görüldüğü gibi aşağıdaki linkte verilen cevapla Tarikatçılığa Bakış kitabının “Ölüden Yardım İsteme” bölümünde anlatılanlar arasında herhangi bir çelişki yoktur. Dirilerin ölülere seslerini işitememeleri ve ölülerin dirilere yardım edememesi başka bir şeydir; ölen ruhun, ölmüş bedenin parçalarının bulunduğu kabirle ilgisini kesmemiş olması başka bir şeydir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/insan-olunce-ruhu-ile-bedenin-iliskisi-tamamen-kesiliyor-mu.html


Etiketler: