FETVALAR

SORU:

Nisâ sûresi 64. ayeti nasıl anlamamız gerekir? Tarikatçılar bu ayeti aracılığın delili olarak çok kullanıyor.

Tarih: 07 Temmuz 2012

CEVAP:

Ayetin meali şöyledir:

“Biz hangi elçiyi gönderdiysek bizim bilgimiz altında kendisine boyun eğilsin diye göndermişizdir. Onlar, kendilerini kötü duruma düşürdüklerinde sana gelseler ve (senin huzurunda) Allah’tan bağış dileselerdi sen de onların bağışlanması için dua etseydin[1], o zaman Allah’ın kendine yönelenlerin dönüşünü (tevbesini) kabul ettiğini ve ne kadar merhametli olduğunu elbette göreceklerdi.”

Tevbe,  dönüş yapmak demektir. Kişinin yaptığı günahtan pişmanlık duyup bir daha işlememeye karar vermesi tevbedir. Allah’tan bağış dilemesi de istiğfardır. Bu, onun tek başına yapacağı bir iştir. Onun için Kur’an’da, tevbe ile ilgili emirler, doğrudan günahı işleyenlere yöneliktir. Çünkü bizde, Hristiyanlar gibi günah çıkarma yoktur. Tevbe için bir hocanın yanına gitmek de gerekmez.

Bu ayet tevbe ve istiğfardan bahsetmektedir. Yanlış bir iş yaptıkları zaman Resûlullâh’a gelmeleri pişman olmaları demektir. Bu bir tevbedir. Allah’dan bağış dilemeleri de istiğfardır. Resûlullâh’ın bağış dilemesi ise onlar için Allah’a dua etmesidir. Allah’ın elçisinin duasını almak pek güzeldir. Burada bir aracılık söz konusu değildir.

Allah Teâlâ şu emri vermiştir:

Bil ki, Allah’tan başka tanrı yoktur. Senin günahın için; mümin erkek ve mümin kadınların günahı için bağışlanma dile. Allah, dolaştığınız yeri de durduğunuz yeri de bilir.” (Muhammed, 47/19).

(Bu konuda ayrıntı için bakınız. Abdülaziz Bayındır, Kur’an Işığında Tarikatçılığa Bakış, Süleymaniye Vakfı Yayınları, s. 24-25.


[1]  Ayetin asıl meali, “Resûl de onların bağışlanması için dua etseydi” şeklindedir. “Sen de onların bağışlanması için dua etseydin” yerine böyle denmesi, Arap edebiyatındaki iltifat sanatından dolayıdır. Bu tarz, Arapçada ifadeye güzellik kattığı halde Türkçede şaşkınlık doğurur. Çünkü bizde bu sanat yoktur. Bu sebeple ayete cümlenin akışına göre anlam verilmiştir.


Etiketler: