FETVALAR

SORU:

Ben 5 aylık hamileyken sancılandım ve ikiz ölü doğum yaptım, Allah’tan gelen her şeye razıyım elhamdülillah. Bazen çok üzülüyorum ve ağlıyorum, üzülmek ve ağlamak ne kadar caiz?

Tarih: 25 Aralık 2010

CEVAP:

Başınıza gelen, Allah Teala’nın bu dünya için koyduğu imtihan kuralı gereğidir.  O şöyle buyurmuştur:

“Sizi biraz korku, biraz açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile yıpratıcı bir imtihandan geçireceğiz; bundan kaçış olmaz. Sen sabır gösterenlere müjde ver. Onlar, başlarına bir sıkıntı gelince şöyle derler: “Biz, Allah’a aidiz. Zaten, ona döneceğiz”.  Onların üzerinde Rablerinin verdiği olgunluklar ve bereket bulunur. Yola gelenler işte onlardır.” (Bakara 2/155-157)

Peygamberimizin de şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Şu iman ehlinin işine şaşmamak mümkün değil; bütün işleri hayırlı – bu da yalnız mü’mine mahsustur-, başına sevinecek bir iş gelse şükreder ve hakkında hayır olur; başına bir zarar gelse sabreder bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd,  64)

Başa gelen bu gibi musibetlerden sonra Allah’a isyan etmemek ve O’nun emrine teslim olmak kaydıyla üzülmekte, ağlamakta bir sakınca yoktur. Nitekim Peygamberimiz sallalahu aleyhi ve sellemin kendi çocukları ve torunlarının ölümü üzerinde ağladığı rivayet edilmiştir.

Enes b. Malik radıyallahu anhtan:  Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu gece bir oğlum oldu. Ona babam İbrahim’in ismini verdim.” buyurdu. (Daha sonra Enes) hadisi (n geri kalan kısmını da) riva­yet etti. (Enes, devamla şöyle) dedi: “Ben (bir süre sonra) o çocuğu Resûlullah’ın huzurunda can verirken gördüm. (O sırada) Resûlullah’ın gözlerinden yaşlar boşandı da (şöyle) buyurdu:

“Göz yaşarır, kalp üzülür, fakat biz Rabbimizin razı olacağı söz­lerden başkasını söylemeyiz. Ey İbrahim biz senin (ölümün)le gerçek­ten üzgünüz.” (Buhari, Cenaiz, 43; Müslim, Fedail, 62; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 23-24; İbn Mâce, Cenâiz, 53)

Yine Enes b. Malik radıyallahu anhtan: Bizler Resûlullah’­ın bir kızının (Ümmü Gülsüm’ün) cenazesinde hazır bulunduk. Resûlullah kabrin bir tarafına oturmuştu. Ben Resûlullah’ın iki gözünün yaş akıtmakta olduğunu gördüm….” (Buhari, Cenâiz, 32).

Üsâme b. Zeyd radıyallahu anhtan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin kızı (Zeynep) Peygambere: Oğlum (başka bir rivayete göre ise: “kızım”) ölüyor, bana geliniz, diye haber gönderdi. Hz. Peygamber de kızına selâm yollayarak:

“Allah’ın aldığı ve verdiği her şey Allah’a aittir. Her şey Allah katında belirlenmiş bir müddet, bir ömür iledir. Binâenaleyh ey kızım, sabr et ve bu sabrın Allah yanında sevabı olduğunu hatırla” diye cevap yolladı.

Bu defa Zeynep, Peygambere yemin vererek: “Muhakkak gelin”, diye haber gönderdi.

Bu haber üzerine Peygamber kalktı. Beraberinde sahabeden Sa’d b. Ubâde, Muâz b. Cebel, Übeyy b. Ka’b, Zeyd b. Sabit ve bir takım insanlar olduğu halde Zeynep’in evine geldi. Çocuk Resûlullah’ın ku­cağına verildi. Çocuğun canı gidip gelmekte ve hareket hâlinde idi. Resûlullah’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Sa’d b. Ubâde:

“Yâ Resûlallah, bu yaş, bu ağlayış nedir?” diye sordu. Resûlullah da şöyle cevap verdi:

“Bu gözyaşı, bir rahmettir ki, Allah onu kullarının gönülleri içine koymuştur. Allah ancak kullarından merhametli olanlara mer­hamet ihsan eder.” (Buhârî, Cenaiz 32, 43, Merzâ, 9, Eymân, 9, Tevhid, 2; Müslim Cenaiz, 11; Ebu Davud, Cenaiz, 23-24; Nesâî, Cenaiz, 13, 22; İbn Mace, Cenaiz 53; Ahmed b. Hanbel 1/268, 273)


Etiketler: