FETVALAR

SORU:

Nisâ suresinin 92. ayetinde yanlışlıkla adam öldüren kimselerin bir köle azat etmesi gerektiği bildirilmiş. Köle azat etme seçeneği günümüzde nasıl uygulanabilir?

Tarih: 02 Ekim 2013

CEVAP:

Kur’an-ı Kerim’de yanlışlıkla (hataen) adam öldürme durumunda, konunun birinci derecede mağduru olan maktul yakınlarına, kişisel hakların telafisi olarak bir diyet ödenmesi gerektiği bildirilmiştir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/hataen-adam-olduren-kisi-diyeti-nasil-ve-ne-kadar-odemeli.html

Bunun dışında bir de özgür olmaması sebebiyle manevî şahsiyetten yoksun, diğer bir ifadeyle toplumsal kimliği yok sayılan, toplumdan eksilen manevî bir şahsiyetin hükmen yerine konulması anlamında, mümin bir esirin özgürlüğüne kavuşturulması (tahrîr-i rakabe) yaptırımı da öngörülmektedir. İlgili ayetler şöyledir:

Bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı yoktur; yanlışlıkla olursa başka. Kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse bir mümin köle azat etmesi ve öldürülenin ailesine ödenecek diyet vermesi gerekir; bağışlarlarsa başka. Eğer öldürülen mümin, size düşman olan toplumdan ise mümin bir köle azat etmek gerekir. Eğer aranızda anlaşma olan bir toplumdan ise ailesine ödenecek diyet ve bir mümin köle azadı gerekir. Kim bulamazsa art arda iki ay oruç tutar. Bu Allah tarafından tevbesinin kabulü içindir. Allah bilir, doğru karar verir.

Kim bir mümini kasten öldürürse (onun) cezası, içinde sürekli kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük azap hazırlamıştır.” (Nisâ, 4/92-93)

92. ayette boyunduruğun/esaretin çözülmesi ve özgürlüğe kavuşturma olarak ifade edebileceğimiz “tahrîr-i rakabe (تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ)” tabirinin kullanılması, söz konusu olaydaki hak ihlalini tam anlamıyla karşılamasının yanında, uygulanabilirlik açısından da esnek bir yapı oluşturmaktadır. Özgürlüğüne kavuşturulacak kişiler, tutsak durumda olan savaş esirleri olabileceği gibi sosyal, siyasal veya ekonomik sebeplerle suçsuz olduğu halde boyunduruk altına alınmış ve özgürlüğünü yitirmiş kişiler de olabilir. İçinde bulunduğumuz dönemde dünyanın çeşitli bölgelerinde insan ticareti ve kadınların cinsel anlamda köleleştirilmesi gibi söz konusu esaretin farklı boyutlarının varlığı da bir gerçektir.

Sonuç olarak, günümüzde de “tahrîr-i rakabe” yaptırımının ulusal ve uluslararası uygulama alanlarının bulunabileceğini söyleyebiliriz.

Hazırlayan: Suat ERDOĞAN


Etiketler: